Son postta da görüldüğü üzere Queen'in Orta ve Doğu Avrupa fethi bitti ne yazık ki. Fazla mesai başlasın o zaman :)
Homeless serisini yani Budapeşte-Prag gezimizi 4 parçaya bölerek zamana yaymaya karar verdim.Velev ki paylaşılacak kare sayısı hayli fazla:)
Başlayalım o zaman;
İlk günümüz Berlin-Budapeşte arası 14 saat süren,sandığımdan hayli konforlu ve keyifli geçen yolculuğumuzla başladı.Elimdeki dosya gözlerden kaçmasın isterim, zira sınavlarıma sadece birkaç gün kala bu yorucu tatili göze almış bulunmaktayım :p
İki günümüzü Budapeşte'ye ayırdığımız tatilimizde ilk durağımız tabi ki otelimiz.Hiç bilmediğimiz bir ülkede, 4 kız olarak ,internetten hostel arayan biz, birden bire bulduğumuz şahane otelimize gerçekten hayran kaldık :)
Otelimize yerleştik ve otelden satın aldığımız city tour hop on hop off (turistik şehir turu) umuza başladık.14 turistik durağımız vardı ancak resmi kayıtlara göre şu an kaçını size sergileyebileceğim inanın ben de bilmiyorum, surprizzzzz:))
Şu an halihazırda elimde duran tur rehberine göre
İlk durağımız; Jozsef Nador ter (sadece başlangıç noktamız olduğunu hatırlıyorum ne yazık ki :D )
2)Erzsebet ter/ Deak Ferenc ter /Fashion Street
Otelimiz de bu caddeye çok yakın olduğundan diğer duraklara göre daha fazla gezme fırsatımız oldu. İsminden de anlaşılacağı gibi her bir kaldırım taşı bile "moda! moda !" diye haykırıyor :)
Ama en çok göstermeye değer vitrin o dünya haritası tasarımlı eşarbın bulunduğu Louıs Vuitton'un ki idi tabi ki.
Cadde üzerindeki birbirinden güzel kafeleri de es geçmemek gerek.
3)Andrassy ut 3.
4)Opera House: Çoğu yerde okuduğumuza göre çok ünlü operaların bir kaç liraya tekabül edebilecek forint'lerde izlenebildiği , 19. yy'da barok mimaride yapılmış, Macaristan ve haliyle Budapeşte'nin en büyük opera binası olur kendileri.
İçerisinde bulunan hediyelik eşya dükkanı da diğerlerinden oldukça farklı ;
Hatta tahmin edersiniz ki diğerlerine göre de oldukça pahalı :)
5)Liszt Ferenc ter: bu durağımız yine Fashion Street üzerinde bulunuyor.
Eğer otelimiz buraya yakın olmasaydı , tur otobüsünden burada inmeye bile gerek görmezdim iki günlük turist olarak. Ancak vaktiniz varsa inin ve o güzel kafelerden birinde bir kahve molası verin derim.Artık bir adet cheesecake bağımlısı olan ben her bir kafe ,her bir ülkede farklı bir sunum görmekten memnuniyet duyuyorum :)
Yanında çilek ve portakal sosuyla sunum yaptıkları çikolatalı cheesecakeleri yediğim en iyisi değildi belki ama hiç de fena değildi :)
Ama bu durakta inmenin bir güzel yanı ise yolun tam karşı tarafındaki sokakta bulunan birlikte poz vermelere doyamadığımız heykel amca :)
Ünlü St.Stephen's Basilica/ Szent Istvan Bazilikası da bu cadde üzerindeki uğrak turistik yerlerden bir tanesi.Macaristan'ın ilk kralı Stephen onuruna adlandırılmış bazilika içerisinde 8000 den fazla insanı ağırlayabiliyor. Bugün Macaristan'ın en büyük 3. kilise binası olan bazilika 1905 yılından beri çeşitli konserlere ev sahipliği yapıyor.
6)Hosök tere/ Heroes Square: neredeyse hiç zaman ayıramadığımız aynı zamanda "Millenium Monument / Memory" olarak da bilinen Kahramanlar Meydanı/ Milenyum Anıtı Budapeşte'nin en önemli meydanlarından bir tanesi. 1900 yılında tamamlandığından bu ismi almış.Eğer vaktiniz varsa meydanın arka kısmını da gidin derim, orayla ilgili kulağıma güzel duyumlar geldi :)
7)Parliament Building: Macaristan'ın en büyük binalarından biriyken aynı zamanda Budapeşte'nin en yüksek binası parlamento binasıdır. En güzel görüntüsünü Tuna'nın karşı yakasından almak mümkündür.
Aynı zamanda Avrupa'nın en iyi ışıklandırılmış şehri olarak bilinen Budapeşte ' nin gece manzarasının buradan tadına bakılması ve Tuna kenarında romantik bir yürüyüş yapılması şahsım tarafından şiddetle tavsiye olunur :))
Bu günlük Budapeşte'yi (bir çok Avrupa ülkesinde alışılageldiği üzere ) ikiye bölen Tuna nehrinin doğu tarafı olan Peşte kısmının ana hatlarıyla benim gözümden sonuna geldik :)
En kısa zamanda Buda'yı da kalan duraklarıyla göstereceğim ve Peşte adına eklemelerde bulunacağım aşikar:)
görüşcez
Özel günlere normalden fazla anlam yüklemek , fazla fazla beklentiye girmek pek bana göre değil açıkçası; bu nedenle sanırım özel günlerde hiç sevmem hediye almaları.Pek bir zorlama pek bir sıkıcı gelir alışveriş merkezlerini talan etme çabaları. Ama bir yanlış anlaşılmaya mahal vermek istemem ki hediye almayı da vermeyi de pek bir severim en sebepsiz en gönülden kopan zamanlarda 
