Hadi sizin için hayatımın son klişelerinden biri olan "Geçenlerde Karaköy'e gidiyorum..." cümlesiyle başlayayım bu posta
Karaköy-Eminönü arası git gellerle geçen bir gün. Eminönü'nde oturacak düzgün bir yer arıyoruz.Hemen Yeni Camii' nin arka tarafında bir cafe. Metrelerce yüksekliği olan saray vari bir kapının eşiğine oturuyoruz.Yüksek tavanlar,mavi kadife sandalyeler,o yüksek tavanlardan sarkan koskocaman şaşaalı avizeler,duvarda karşılıklı duran iki Osmanlı efendisi portreleri.
Sonra mı ne oluyor?
O mavi paketteki kokusu burnumda kalan kahveyi yudumluyoruz,o tramvayda geride kalan genç adamın yaptığı kahveyi...Sonuç olarak bize o kadın dergilerindeki klasik söz olan "küçük süprizler" yapan ama bazen fazla garip olan hayatı seviyoruz :)
Olur da yarın için planlarınızın arasına bir pazar-sabah kahvesini sıkıştırmaya karar verirseniz, Eminönü'ndeki "Cafe Brew" aklınızda bulunsun .
görüşcez