İnstagram’da beni takip
edenler bilir neredeyse iki haftadır “ #istanbuldaturistolmak” hashtagiyle
paylaşımlarda bulunuyorum.Yeni evime yerleşmemle en sevdiklerim misafir oldu
sırayla evime.Ben de bu durumu görev bilip en sevdiğim yerleri gezdirdim en
sevilenlereJ
Benim semtlerim bellidir, hep oralarda takılır hep oralara götürürüm
arkadaşlarımı. Yine aynısı oldu tabi ki ama bu sefer yeni mekanlar keşfettik
sizinle de paylaşmak istediğim.
İKİ KEDİ CAFE- KADIKÖY
EMİNÖNÜ- MISIR ÇARŞISI
Biz yeni nesil öyle eskiler gibi pek kolonya insanları
değiliz malum. Ama bu kolonyaları görene kadar benim için ismi bir
tekerleme(msi)den ya da dandik bir reklam müziğinden öteye gitmeyen Eyüp Sabri
Tuncer kolonyada çığır açmış meğersem.
Satıcının katkı maddesi içermediği, gerçek meyveden yapıldığını
söylediği ve ısrarla koklattığı bodrum
mandalinası kolonyası bundan sonraki ilk Tarihi Yarımada ziyaretimde
alınacaklar listemde. Bunun yanında “kadın teni kokusu” gibi ilginç kolonyaları
da mevcut, değişiklik sevenlere tavsiye edilir ! (Eminönü’ne gidip Mısır
çarşısını (baharatçıları) bitirdikten sonra açılan kollardan birinde bulunuyor
burası. Umarım bir daha ki gidişime bulabilirim J)
KUZGUNCUK
Üsküdar sahil yolundan ayrılmayıp Boğaz Köprüsü’ne giderken
yol üstünde küçük eski bir semt
Kuzguncuk. Neredeyse hiç bozulmamış, eski tarihi güzel yapısını hala koruyan,
aynı anda birden fazla gelin damada fotoğraf çekimi için stüdyo olan, kilise ve
camiiyi neredeyse tek bahçeyi paylaşacak kadar yakın bir şekilde bünyesinde
barındıran , küçük çapta tasarım atölyelerine ev sahipliği yapan İstanbul içinde
ama sanki İstanbul’dan uzak bir yer burası.
Verdiği pozlarla da kimi zaman Alaçatı’ya
meydan okuyor burası J
KARAKÖY- BALIK EKMEK
Balık ekmek – turşu suyu – lokum üçlüsüyle ünlü bir Eminönü
gerçeği var İstanbul’da. Teknelerin önünde aksam vakti o sırayı beklemeyeceksen;
arkadaşlar arasında vakit kaybetmemek için biriniz balığa biriniz turşu suyuna
biriniz de lokmaya iş bölümü
yapmayacaksan;bir saat sonra çekeceğin vicdan azabını şimdilik
düşünmeksizin küçük taburelerde yarım
ekmeği mideye indirmeyeceksen ve ıslak mendilci çocukların psikolojik baskısına
yenik düşmeyeceksen Eminönü’ne gitmenin ne anlamı var?
Bunca yıllık balık ekmek sever olarak bir de Karaköy’deki
Kadıköy iskelesinin arkasında- Denizcilik İşletmeleri’nin ön tarafında bulunan seyyar
balıkçıdan ilk defa duyduğum ve tattığım
“baharatlı “ balığı deneyin derim! Sumak ve pul biberin balığa bu kadar
yakışabileceğini tahmin etmezdim.Hemen yan tarafındaki seyyar çay ocağından
çayınızı alıp Topkapı’ya karşı ayaklarınızı uzatıp keyif yaparsanız da kulaklarımı
çınlatmazsanız darılırım bu arada J