17 Şubat 2014 Pazartesi

HOW TO BE AN EXPLORER OF THE WORLD?




Sanırım son bir yıldır,belki bir tık daha fazla...Hani o "bir tık" nasıl bir ölçü birimidir bilmem ama, işte o kadar:) Küçüklüğümde en sık söylediğim şeyi söylememek için özel bir çaba harcıyorum: "Anne çok canım sıkılıyor!". Evet buna Almanya serüvenimin çok katkısı oldu biliyorum ama bir de ağzımdan ilk defa 23'ümün bitip 24'üme girdiğimi dank ettiren kelimeler çıkınca anladım ki ,bu 'Dünya denen' gerçekten çok hızlı dönüyor. Ben 24 olamam, daha hiç bir yaşamadım ki!
Geçen gün bir arkadaşım söyledi,ona da başka bir arkadaşı : "Düşünsene 15 yıl sonra 40 oluyorsun! "
Bir yaşadığın kadar daha sonra değil yani.
Oldum olası takıntılıyımdır listeler yapmaya.Ölmeden önce yapacaklarım, yok o zaman , yok bu zaman yapacaklarım diye gizli saklı köşelerde listelerim vardır hep :)  Taktım kafaya,gün içinde en az bir kere keyif aldığımı hissetmeden o gün uykuya dalmayacağım! Ve bu keyif anı her şeye dair olabilir. Özellikle de yeni keşfedilen, bilinen ama ilk kez denenen ya da aslında her gün yaptığın ve her seferinde yeniden keyif alınan şeyler.

Hadi o zaman başlayalım;bu aralar ben biraz keşif doluydum .
Evet artık her ne kadar korkutucu olmaya başlasa da, yakınarak güzel havaların kalbini kırmak istemeyiz:)
Caddebostan sahili!
Kumların üstünde oturmak,çimlerde yatmak, dalga sesleri, gülen ve güldüren arkadaşlar,kıskanılacak köpek sahipleri... :) Bir de güneşi batırdın mı,daha ne olsun?

 Geçenlerde sınav zamanı yazmıştım bu hayata bağlayan kırtasiye takıntısı olayını, işte oje de biz kızlar için hayata renk katan şeylerden bir tanesi:) Ve ben şu sıra gözünün yaşına bakmadan kırmızı ojelerimi  pudra pembesiyle aldatıyorum :) Ki bu benim kolay kolay yapacağım bir şey değildir.

Aşık olduğum bu şehirde kaçıncı yılım ve ben Gülhane Parkı'na ilk defa ayak bastım. Bence ayıp etmişim. 
Ama şunu söylemeden de edemeyeceğim; ya ben ceviz ağacını meyvesizken tanıyamıyorum ya da Cem Karaca ' nın "Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda " sözleri birer kurgu :) Yoksa onları da mı kestiler ? 
Umarım "O etrafındaki ağaçları hepsi ceviz a cahil! " diyen biri çıkmaz :)

Bir de ben ne yaptım biliyor musunuz bu aralar?
O sevdiğim Haliç'e, Süleymaniye'nin kubbeleri arasından baktım. Sonra tekrar bir sevdim.


Eminönü'nün tepesinden Galata Kulesi'ne bakmanın tadı ayrı bir başkaymış.
Menengiç kahvesini ilk kez içen?
Ben!
Seven?
O da ben! :)

Tabi ki sevgililer günü!
Tüm kırmızı kalpli balonların katli vacip dedik, döküldük yollara:)
Taksim'de Galatasaray Lisesi' nin karşısındaki ara sokakta yeni açılan Hard Rock Cafe! Bu haftanın bilmem kaçıncı güzel keşfi oldu.Ve o günden beri gezdiğim başka ülkelerdeki Hard Rock'lara nasıl  girmem'in pişmanlığı:(
Müzikleri ve yemekleri!!!!!!


Bir haftanın "keyifli anlar skoru" nu tutsaymışım sonuç hiç de fena sayılmazmış hani:)

                                                                 görüşcez