27 Aralık 2011 Salı

LOVE is all you need!!

                                                                 bak şimdi
                                                                yılbaşı geliyor
                  kuzey yarım kürede yaşamamız itibariyle hava sağolsun pek nazik davranmıyor şu aylarda
                                                       ama sen asıl hangi moddasın?
                                                                  mesela;
                                                                  giy şunu
                                                           
                                                                    biraz romantik ol

                
 giy şunu biraz mesaj içerikli ol:)

                                                        giy şunu belik biraz kışkırtıcı ol
ya da giy bunu ucundan biraz masum ol:)

 ve
bunu yaşa!
istersen bunu yaşa!


belki de canın bunu ister!

ama

bu işte ,
bu da bugecenin hikayesi!
görüşcez

26 Aralık 2011 Pazartesi

ENC (DIY) !!:* vol2:)

okulun asıldığı buz gibi bi kış gününden meraba:)
nezamandır aklımdaydı şu sıra çok moda olan kürk etollerle ilgili bi post atmak ama istedim ki bi ENC (DIY) olsun:)

siz de benim gibi kürklerden (tabiki yapay) /özellikle aksesuarda hoşlanıyorsanız ama günlük hayatta kullanımı biraz zor ve abartılı geliyorsa ,buyrun!

 ben bunu 2 sene önce yaptığım için yapım aşamasını gösteremicem ama tabi ki anlatıcam:)



bu kürk benim bikaç sene önce artık kullanmadığım bi montumun kapişonunun  zımbalı bi parçasıydı.
ben onun zımbalarını kamufle edicek kalınlıkta saten siyah bi kurdeleyi ( montun kumaşı ne renkse ona uygun bi renkte kurdele ile de olur tabi ki) diktikten sonra  kürkünün uçlarından 2 şer karış sarkıcak şekilde ayarladım ve iki taraftanda gözükmeyecek şekilde incecik incecik diktim.
Özellikle boğazlı kazaklarla daha hoş duruyor tavsiye ederim,kolay gelsin.
inşallah beğenirsiniz:)
görüşcez

20 Aralık 2011 Salı

"who does say that the winter is gray?"

    küçüklüğümden beri gözümde hep renkleri vardır şehirlerin ;belki haritaların etkisiyle belki bilinçaltım ve ulaşılabilirliğin etkisiyle...
İzmit.. gridir hatta fümedir gözümde.yazın bile,deniz kenarındaysam bile,mutluysam bile.sanki bütün binalar fabrikadır .heryer demir,pas,is kokar sanki...
Eskişehir sapsarıdır hep
İstanbul alacalıdır,gırcıllıdır,her semt bi rengi andırır.:)

malum kışı hiç sevmem.kış olunca sanki istanbul bile renklerini kaybediyor,kaybetmesin!:)
ozamn hadi renklendirelim:)

tamam bu babatler pek bizim buraların kışına uygun olmasada çok tatlı değiller mi?:)
zara'ymış kendileri:)


Güneri Civaoğlu bi programında bilekten bantlı ayakkabıların bacağı böldüğünü ve olduğundan kısa,bileği de olduğundan kalın gösterdiğini söylemişti.farkettim ki gerçekten öyle(tabi öyle çok uzun düzgün bacaklarınız varsa sözümüz size değil:)) hatta buyüzden mezuniyet ayakkabılarım için okadar çok gezmiştim ki,ama neyazık ki en sonunda kırmızı bilekten bağlı bi ayakkabı bulabilmiştim hiç de içime sinmemişti.sırf buyüzden bidaha da giymedim o ayakkabılarımı ama şimdi çok fazla marka ve yabancı bloglarda görüyorum tekrar moda oluyor.sevindim valla:))
görüşcez

19 Aralık 2011 Pazartesi

bang bang


bang bang /ania dabrowska
bu şarkıyı her dinlediğimde aklımda tek kalan cümle
"he didn't even say goodbye..." oluyor.
nedense.
çok da güzel söylememiş mi?

ENC!!:*

 Geçenlerde bi blogda bulduğum kolyeyi sizle de paylaşmak istedim
şöyle ki:

kombine çok yakışmış.çok beğendim:)
sonra farkettim ki benim daha önceden teyzemin yapıp hediye ettiği kolyeme ne kadar da benziyor.:)

   hani normalde bloglarda DIY (do it yourself) projesi olarak geçen bişey var ya ben onu kendime göre değiştirdim:) onun adı bende ENC :)
ENC: çoğunlukla benim tasarladığım annemin ya da babaannemin diktiği,bazen halamın bazen teyzemin katkıda bulunduğu kıyafetlerim,aksesuarlarım.ENC gelecekte oluşturmak istediğim markamın adı.
blogla ilk adımı atmış oldum.çok fazla ENC  parçam var.resmen yıllardır birikti durdu,şimdi postlarımla yeri geldikçe hepsini sizinle paylaşıcam.çok heyecanlı:))

   bu kolyemin üstü tüle işlenmiş boncuklardı,şu iki senedir çok moda olan yakalar niyetine pazarda resmen bi paçavra halinde satılıyordu.teyzecim onun arkasına ebatlarına uygun bişekilde saten kumaş dikmiş hatta dikerkende araya tela koymuş(bilenler için:)) ki boyunda diri durabilsin diye.satenden de 2 cm kalınlığında kurdele ile arkadan fiyonkla bağlanıyor ve çok şık duruyor.
    tüm yaz boyunca siyah kolsuz tişörtlerim ve boncuklarının rengideki mavimsi pantolonumla kullandım.kışın siyah kazaklarla da gayet kombinlenebilcek bi parça.
tekrardan teşekkürler teyzecim'e:))

şu önümüzdeki ara tatil içinde aklımda buna benzer fikiirler var.hatta bi tane ilham kaynağı buldum bile yeri gelmişken onu da göstereyim:)

farklı renklerle farklı boncuklarla da denemeyi düşünüyorum.eğer istediğim gibi olursa sizinle paylaşrım:)
görüşcez

Bir çocuk değişir Türkiye değişir!

günlerdir evimdeydim,bilgisayarım yanımda değildi ve bolcana boş vaktim vardı haliyle noldu anlatacak çok şey birikti.öncelik sırasına koydum:
bu başı çekti...

 her izlediğimde gözlerim doluyor resmen.
galiba 1 sene boyunca salı günleri o 2 saatlik buluşmamız için katettiğim yolu özledim
galiba o 2 saati özledim
galiba çocukları özledim
galiba birim sorumlumuz Filiz Ablamı özledim.

eskisi gibi tekrardan aktif görev alabilirmiyim bilmiyorum ama bi ziyaret etmeye ihtiyacım var bunu biliyorum artık:)

13 Aralık 2011 Salı

ahh ahh!:)


bu elbiseye aşık olma ihtimalinize 1 e 3 veriyorum:))
resimden de anlaşılacağı üzere Hakan Akkaya tasarımı
4.yeşilçam ödül gecesinde giyilmiş.

12 Aralık 2011 Pazartesi

pabuç!!:*

geçenlerde de yazmıştım ,şu ayakkabı mevzusu içime dert oldu gerçekten,neden durup dururken bu kadar kafayı taktığımı da anlamış değilim ama:) herkesin aynı şeyi giymesi(ben dahil) içimi sıkıyor artık ama almaya kalkınca da başka hiçbişey bulamıyorum.ee hergün okuldu koşuşturmaydı minibüs,otobüs,metrobüs bıdıbıdı bi dünya toplu taşıma aracı kullanınca da haliyle topuklularla gezmek işkence yine kalıyorsun
ugg,yağmur çizmesi,tiger,converse...
ama yeni yeni şeyler gözüme kestiriyorum artık,biraz daha havalar açsın kurtulcam bu psikolojiden.

                                                                ama ben çok sevdim seni!!:(
ben bu botu okadar çok blogda streetstyle resimlerinde gördüm ki anlatamam/özellikle de harem pantalonları ve skinny jeanlerle çok güzel oluyorlar.tamam kabul biraz asker botu havasında ama hem rahat hem soğuğa karşı korur hem de rahat kombinlenebilir bi model.geçenlerde koton da buldum  buna benzer bi model,kötü reklam olcak farkındayım ama çin malı işçiğinin de kalite düzeyleri var yani,bence ucuz maliyet adına kalite bukadar düşürülmemeli. 

                                                    nasıl da güzel bişeysin sen FİYONK!:))
 vee leopar.çok kullandığım bişey değildir leopar fazla iddalı bulurum genelde ama bu kış güzel,topuksuz,daha günlük modeller ürettiler leoparla.gayet giyilesi bi ayakkabı bence bu:)hatta siyah yada kırmızı midi boy bi etekle kombinlemek pek de güzel olur bence:)
yeni modeller arayışına devam:)
görüşcez

11 Aralık 2011 Pazar

karamel,nefes,kalp atışları..

  süper bi haftasonunun ardından detayları unutmadan bir an önce yazayım dedim neler oldu neler bitti Bursa'nın fethi sırasında(kulağımda alemfm/yunusgünçe/kafamdaböceklervar).evet bu haftasonu Bursa 3 manyak alışverişkolik tarafından fethedildi:)
canımız arkadaşımız gizemimiz,diğer canımız arkadaşımız damlamızı ve beni haftalardır bi bursaya götürme,bi evinde ağırlama,bi gezdirme,bi gördürme merakındaydı,e tabi bizde bayıla bayıla:)
(burdan nian'ıma sesleniyorum: eğer bunu okursan ki bi gün okuyacağını biliyorum:) kuzucum bursa valla çok yakın ondan,izin almak kolay ama izmir öyle mi,ama valla gelcem çok istiyorum:*:))
cuma akşamı atladık ido ya vardık bursaya,sağolsun ömriye teyze,bir hazırlanmış,bir hazırlanmış ki sormayın gitsin,krem karamele parmak basmak istiyorum,tadı damağımda kaldı:))
 


cumartesi sabahı erken erken kalkıp kahvaltı ettik ve fırladık sokaklara:)önce tarihi çarşıları gezdik ki en önemlisi ve tapılası olan KOZAHAN!! o nasıl bi yer,o nasıl bi güzellik,İngiltere kraliçesi elizabethçiğim haklıymış nereyi gezmesi gerektiğini biliyomuş:) olur da yolunuz düşerse( bu kalıbı da hep kullanmak istemişimdir ahanda kullandım:)) mutlaka kozahanda bi türk kahvesi için,kallavi kahve yapıyolar,her yudumda kahvenin geri kalanına bak köpük hep orda:))

tabi kahve keyfinin ardından başladık kozahanda alışverişe.üst kat okadar güzel ki anlatamam.eşarplar şallar rengarernkler,harikalar:)

kozahanın dörtbirtarafını arşınladıktan sonra diğer tarihi çarlışar tabi sırada:) çeyizciler,sandıkçılar..
uzun çarşı,tuz çarşısı ,aynalı çarşı,bakırcılar çarşısı....(yanlış hatırlamıyorsm isimleri böyleydi:))ve sonra Ulucamii'nin kapısındanda kafayı uzattık ve
devam ettik...
kent meydanına girdik çıktık,köfteci yusuf sağolsun karnımızı doyurdu,kollestrolü tavan yaptırdı
sonra tabi ki o muhteşem an ve Korupark:))

biz burda öğrendik ki bir kadına asla indirim deme,hele 3 tanesine ..:))
ve saat artık 21.30 du ki artık evimizdeydik.9 saat gezmenin ardından haliyle pek de dermanımız kalmadı.ama bizzz naptık,ufak çapta bi doğum günü sürprizi gizemin babasına/ ve burdan da belirtmek isterim belki kulağına gider, ömriye teyze tiramisu harikaydı:))
bi de gecesi var tabi bunun,hani bi insan okadar yorgundur ki uyuyabilmeye bile hali yoktur ya işte üçümüzde o haldeydik:)
tabi uyumamiz gerek ertesi sabah daha pazara gidicez,oraları talan edicez ki ettik de :) sonra bi yorgunluk kahvesi ve tekrar ido
ve tekrar güzel istanbul...:)
  aaaa bişeye değinmeyi unuttum anlatmazsam aklımda kalır,inanışa göre ilk defa kalmaya gittiğin evde yastığının altına evin anahtarını koyarsan  rüyanda evlenceğin adamı görürmüşsün,e tabi biz bunu duyunca naptık? damlayla anahtarların üzerinde uyuduk ama bilinçaltlarımız sağolsun bize neyaptı? o gece rüya göstermeyeceği tuttu. yani yine evde kaldım :)))
neyse artık kader nasip kısmet bi de iyi geceler diyorum.
görüşcez

8 Aralık 2011 Perşembe

hadi hediyelenelim!:)

vee yılbaşı geliyor:) yeni yılın uğruymuş,nasıl girersen tüm sene öyle geçermiş,yeni yıldan beklentilermiş tüm bu klişeler biraz saçma geliyor ama yılbaşının sevdiğim bi yanı var o da "kırmızı".nasıl en sevilen renk olmaz ki kırmızı:) şu günlerde insanın durdurak bilmeden alışveriş yapası geliyor:)
ben de bakındım durdum ve tabi ki KENDİME  :)) bi hediye seçtim. geçenlerde bi dergide görmüşdüm ve bayılmıştım,sonunda internet sitesinde de buldum,inşallah mağazada da bulabilrsem almam farz oldu:)ya da ille de sana hediye alcam diyen biri varsa buyursun gelsin:)

ille de hepsini istemiyorum,kimin bütçesi neye yeterse tavım yani:) kendileri BERNARDO nun İstanbul serisi,haliyle Bernardo mağazalarında bulunmakta.
hemen fiyat da bildireyim: 6 lı türk kahve fincan seti 50tl
2 li kupa seti 30 tl.

yılbaşına kadar yeni alternatifler bulur yine yazarım.
görüşcez:)

7 Aralık 2011 Çarşamba

muse:)

pek sevmem kot etekleri,5 yaşımdan beri de hiç kot eteğim olmadı sanırım ama ben buna
ba-yıl-dım!:)hem de ne kadar düz sıradan bi etek ama bu kadar yırtık olması acayip hava katmamış mı?
bi denesem diyorum:)
şu soğuklardan lahana gibi kat kat giyinmekten okadar sıkıldım ki o kadar olur yani.
üstelik artık şu modasının geçtiğini düşündüğüm bacak boyu kadar çizmelerden de baya bi sıkıldım,
ugg ve yağmur çizmeleri de var tabi. kaç sene oldu? yeni bişeyler giyilmeli artık.
bence bu baya baya giyilesi bişey:)
yaşasın yüzük sapıklığı:))
en sevdiğim aksesuardır yüzük.bakımlı eller de hele...:)
benim de var bi sürü bi sürü yüzüklerim bi ara onları da çekip postlamayı düşünüyorum.
sıra benim parçalarıma da gelcek:)
görüşcez..:)

6 Aralık 2011 Salı

#bad day#

yeni güne dakikalar var.ben yazmam genelde bu saatte aslında ama pek huzurlu bi gün geçirmedim aslında ve bu huzursuzluğumla uyumak kötü rüyalarıma yol açmak istemedim,anlatayım,kurtulayım bitsin istedim sanırım bi nebze.
üff sorun dersler işte/not ortalaması işte/erasmus işte/hakkında bildiğim yanlış şeyler işte/tekrar tekrar boşuna hayal kurmam işte/boşuna planlar yapmam işte. öyle işte...
bi klip varrr . ohhoooo yıllardan beri bildiğim ve her izlediğimde yüzümde salak bi sırıtmayla biten ve her defasında kafamda alakasız bi ampul yaktıran..


bugün olmadı ama belki haftanın geri kalanı güzel geçer,geçsin...lütfen:)

bu arada ingilizce bi bölüm okuyorum.derslerde nerdeyse türkçe cümle duymuyorum,
göya ingilizcemi geliştirmek için çaba harcıyorum,ama içimde hep salak bi korku vardı ben şimdi bi film izlersem de anlamazsam falan diye ve ilk defa izledim(gossip girl 5.sezon 10.bölüm:)) tamam alt yazılı falan ama en azından anladım haahahah mutluyum:) /öyle işte
iyi geceler olsun...
 son bişey daha :)),dün gece bi arkadaşımın doğum gününü kutladık ve bi arkadaşın erkek arkadaşıyla tanıştık sağ kolunda arapça "her nefis bir gün ölümü tadacak" yazıyordu.aynı felsefenin  yolcusuyuz:))

5 Aralık 2011 Pazartesi

ohhh mis gibi bi pazartesi:)

pazartesileri severim hele böyle keyfim yerindeyse ve birazdan bahsediceğim moddaysam değmeyin keyfime.pazartesi sendromu mu? onu pek bilmem de benim pazar sendromlarım vardır genelde.
artık alışkanlık haline gelmiş,neredeyse istisnasız her hafta izmitte evimdeyimdir(hafta 7 ben 3 ordayım yani  ama istanbulda yaşıyorum sorarsanız:)). ve ne yazık ki pazar günü dönüş günüdür.hernekadar akşam üstü çıksam da yola o gün istanbula dönülecektir ya bi gözümde büyür ki o hazırlanma,yol,istanbula gelinceki yurda tekrar alışma süresi sormayın gitsin.
bi kere bi pazarın beniim için güzel olabilmesi için onun tamamın evde geçmesi,annemin ve kardeşimin evde olması,8.30-9.00 da kahvaltı edilip,tv8 deki( sanırım ismi seda olan fena matrak haber sunucusu) haberler eşliğinde güne başalnması,daha sonra oylum talu,sonra kahve çikolata ve anne sohbeti eşliğinde belki güneri  civaoğlu belki varsa ntv de güzel bi yemek programı//bunlar böyle gider ama bunlar süregelirken en önemli olması gereken annemle kardeşimdir orda,yoksa diğerlerinin pek bi önemi kalmıyr,hafta sonu eve gelme amacım tamamlanmamış oluyor,tıpkı bu haftasonu olduğu gibi.
ben de dedim madem son iki günden bişey anlamadım yani pazar sendromumu yaşadım,pazartesi bunun acısını çıkarayım,şöyle ki;sabah geç kalkış,yavaştan 'how ı met your mother' eşliğinde güzel bi kahbaltı,biraz twitter biraz facebook biraz bloglar.sonra da seril yatağına bi yandan kahve ve çelikpalas(babane yapımı:)) yumulup bi yandan Halil Sezai nin resmen şu bikaç güne kadar dinlememek için direndiğim albümü(her bir şarkıya ayrı bi bayıldım) ,bi yandan internet yavaşlığından sayfalar açılırken baktığım(dün başladığım) Ayşe Kulin in yeni kitabı "Gizli Anların Yolcusu" ... mutluyum,bitek böyle dinlenebiliyorum:))


bunları böyle yazdım tabi ama sabah dersime de çalıştım yani,yeni ilhamlarımız tabiki de var:)
bu süper yaratıcı çantalarla alışverişe çıkmak sizce de çok eğlenceli olmaz mi?:))
ve şu sıra yazı da özlememin etkisiyle sanırım uzun-bol-salaş eteklere ve ona benzeyen her tarza takmış durumdayım:)ama havalar malum tişörtle kazakla çıkmak mümkün olmadığı için ve bu etekleri kabanla giymekten hiç de hoşlanmadığım için en azından deri ceket mevsimi gelsin diye sabrediyorum.

ve bunlar da o iç çektiklerim:))

iyi bi hafta olsun,mutlu,huzurlu,eğlenceli olsun!