18 Ekim 2014 Cumartesi

YENİ HAYATIMIZ : PLAZACILIK ! :)


Tahmin edersiniz ki ömrüm "plazacılık"la ( :) ) geçmeye başladığından beri fotoğraf çekme sapıklığım biraz sekteye uğramış durumda, haliyle postların arası da biraz açılmakta ama yapacak bir şey yok, ayda bir olsun bol malzemeli olsun madem ;)


"Erken kalkmak mecburen,işe gitmek mecburen, eve gitmek mecburen, mecburiyetten .OHH sesleri OFF olunca,  her kafadan ses çıkınca, şaşırınca bunalınca,mecburiyetten! " - MFÖ ;)



Evet hayat böyle yüksek-cam binalar arasında, yolda uyku almacalarla geçebilir ama her şeyi güzele çevirmek de bizim elimizde sonuçta ;)

                        

Arkadaşlık konusunda az ve özcülük konusunda çok istikrarlıyım, azmettim üniversite arkadaşımı iş arkadaşı yaptım, utanmadım part-time ev arkadaşı yaptım bir de "karşiiim" yaptım :) Çok da iyi yaptım ! Daha işe giderken, sabah sabah karga ve o meşhur kahvaltılarını andığımız havanın tam aydınlanmadığı saatlerde bile biz birlikte doyasıya gülebiliyoruz :)

Eğer vapurla gidilecekse gittiğim yer çok da önemli değil benim için, babamın kızıyım ben,insan olarak denize kıyımız var bizim ;)
           
                       


Mesleğimiz gereğince business giyinmek bizim için hayati önem taşıyor. Ciddi kıyafetler, topuklular ilk başlarda zor gelse de şimdi kendimi daha da güçlü hissettiriyor ;) Ekip olarak da çok iyi anlaşınca yaptığınız iş ne kadar zor olursa olsun bazen tadından yenmiyor ;)

Üstelik ekipçe gezmelere pek bir meraklıyız, gezmelere bir dünya yandaşım var artık kendime, bir olmazsa biri elbet gelir benimle bir yerlere :) ( Tabi önümüzdeki yoğun dönemde vakit bulursak )

Ben bir Çengelköy tutkunuyum bilenler bilir.Hiç değişmeyen, kendinden hiç taviz vermeyen, büyük-dış sermayeye kendini feda  etmeyen İstanbul'un çok az yerinden bir tanesi bu semti henüz tanımayan arkadaşlarla Çengelköy'ü tanıştırmak da bana kaldı haliyle :)
Burası "Çikolata&Kahve", henüz gitmediyseniz bir Türk kahvesi içmeye uğrayın derim, gerisi zaten gelecektir;)




E hayatımın çok çok büyük bir kısmı işte, sokaklarda, yollarda geçince evde geçirdiğim küçücük zaman da benim için daha kıymetli hale gelmeye başladı. Artık evde yapmaktan en keyif aldığım şey yemek ! Ama görsele hitap edebildiği takdirde ;) Bırakın beni Paşabahçe'ye, Mudo Concept'e kendimi kaybedebilirim, artık elim boş çıkamıyorum :)


Mesela balık tabaklarım Mudo Concept'teki favorilerim.


Şu sıra yapmaya - yemeye fena sardığım şeylerse; microdalgada kaşar peynirli- pul biberli patates, patlıcanlı domates sosu ve muz şiş kebap (Arasında iri çekilmiş fıstık ezmesi var, deneyin derim ! :))


Bu arada büyük planlar yapmaya, uzaktaki arkadaşlarımla görüşmeye o kadar hasret kaldım ki onlara "bende kendimi unutturacak göz var mı?" diye kendimi bu şekilde hatırlatıyorum :)

Ayrıca en çok da kardeşimi özlüyorum:(



Ve pazartesi sendromuna HAYIR diyorum :)