23 Ağustos 2014 Cumartesi

İSTANBUL'DA TURİST OLMAK

İnstagram’da beni  takip edenler bilir neredeyse iki haftadır “ #istanbuldaturistolmak” hashtagiyle paylaşımlarda bulunuyorum.Yeni evime yerleşmemle en sevdiklerim misafir oldu sırayla evime.Ben de bu durumu görev bilip en sevdiğim yerleri gezdirdim en sevilenlereJ 
Benim semtlerim bellidir, hep oralarda takılır hep oralara götürürüm arkadaşlarımı. Yine aynısı oldu tabi ki ama bu sefer yeni mekanlar keşfettik sizinle de paylaşmak istediğim.
İKİ KEDİ CAFE- KADIKÖY


 Kadıköy’de Rexx Sineması’nın oradan girip barlar sokağını tükettikten hemen  sonra sağa dönün, birkaç dükkan sonra sarı demirleriyle hemen dikkat çeken bir yer burası. Açılalı henüz iki ay  kadar olduğundan mıdır bilmem mönüsü biraz kısıtlı ancak sundukları ve sunumları orada olmadığınız zamanlar için hayli can çektiriciJ Sahibi ve çalışanı çok cana yakın iki bayan, tavsiye edilir !

EMİNÖNÜ- MISIR ÇARŞISI


Biz yeni nesil öyle eskiler gibi pek kolonya insanları değiliz malum. Ama bu kolonyaları görene kadar benim için ismi bir tekerleme(msi)den ya da dandik bir reklam müziğinden öteye gitmeyen Eyüp Sabri Tuncer kolonyada çığır açmış meğersem.  Satıcının katkı maddesi içermediği, gerçek meyveden yapıldığını söylediği ve ısrarla koklattığı  bodrum mandalinası kolonyası bundan sonraki ilk Tarihi Yarımada ziyaretimde alınacaklar listemde. Bunun yanında “kadın teni kokusu” gibi ilginç kolonyaları da mevcut, değişiklik sevenlere tavsiye edilir ! (Eminönü’ne gidip Mısır çarşısını (baharatçıları) bitirdikten sonra açılan kollardan birinde bulunuyor burası. Umarım bir daha ki gidişime bulabilirim J)

KUZGUNCUK


Üsküdar sahil yolundan ayrılmayıp Boğaz Köprüsü’ne giderken yol  üstünde küçük eski bir semt Kuzguncuk. Neredeyse hiç bozulmamış, eski tarihi güzel yapısını hala koruyan, aynı anda birden fazla gelin damada fotoğraf çekimi için stüdyo olan, kilise ve camiiyi neredeyse tek bahçeyi paylaşacak kadar yakın bir şekilde bünyesinde barındıran , küçük çapta tasarım atölyelerine ev sahipliği yapan İstanbul  içinde  ama sanki İstanbul’dan uzak bir yer burası.


Verdiği pozlarla da kimi zaman Alaçatı’ya meydan okuyor burası J



KARAKÖY- BALIK EKMEK


Balık ekmek – turşu suyu – lokum üçlüsüyle ünlü bir Eminönü gerçeği var İstanbul’da. Teknelerin önünde aksam vakti o sırayı beklemeyeceksen; arkadaşlar arasında vakit kaybetmemek için biriniz balığa biriniz turşu suyuna biriniz de lokmaya  iş bölümü yapmayacaksan;bir saat sonra çekeceğin vicdan azabını şimdilik düşünmeksizin  küçük taburelerde yarım ekmeği mideye indirmeyeceksen ve ıslak mendilci çocukların psikolojik baskısına yenik düşmeyeceksen Eminönü’ne gitmenin ne anlamı var?
Bunca yıllık balık ekmek sever olarak bir de Karaköy’deki Kadıköy iskelesinin arkasında- Denizcilik İşletmeleri’nin ön tarafında bulunan seyyar balıkçıdan ilk defa duyduğum ve tattığım  “baharatlı “ balığı deneyin derim! Sumak ve pul biberin balığa bu kadar yakışabileceğini tahmin etmezdim.Hemen yan tarafındaki seyyar çay ocağından çayınızı alıp Topkapı’ya karşı ayaklarınızı uzatıp keyif yaparsanız da kulaklarımı çınlatmazsanız darılırım bu arada J